ayak sesine uyanır
sabiliğin büyümeyen gözü
kayıtta tüm açılar
biraz endişeli, biraz ürkek
süzülürken yakan top usulca suya
pazen basma sırtında annem
gaz lambası duvarda
kibrit kokuyor tüm resimler
lamba her ışıdığında
aktarmalı morluğu
hayatın uçağında
sıtmalı bir koltukta
can çekiyor zaman
açılır bahçe kapısı az sonra
kaş çatık
ceket omuzda
uçar yanağımdan kelebek
kaybolur menteşe çığlığında
büyümek gerek bilirim
absorbe edebilmek için öfkeyi gözde
sonra söküp kayışı elinden
merkep sudan gelinceye
ama sabiyim henüz
bekle desem delikanlı boyu
beklemez bilirim
despotik bir integral denklemi
kadersel bir soruda
çin işkencesinde gece
abra-kadavra
deyiverse ya hayat
şenlenecek katana
ama
annem samuray olmamı istemiyor
geç büyüdüğüme seviniyor
buğulu mavilikte şefkati
ağaran saçımı okşuyor
eşiğin diğer tarafında...
Vaha
This poem has not been translated into any other language yet.
I would like to translate this poem