dedemin savaştan sonra
sahilde bulduğu
koyu yeşil renkli
kalın süt şişesinde
buruşturulmuş sarı bir kağıt durur
yazısız
çizgisiz
babaannemin küllerinin üzerinde
sıskaydı babaanem
külleri şişeyi doldurmadığından
bu kağıtla doldurmuş dedem
onu özlediğinde
alırdı şişeyi
kordu göğsüne
(zor olmasına rağmen
iri yarıydı dedem)
konuşurdu onunla
ve babaannem yanıtladığında
çevirirdi şişeyi
bir kum saati gibi
o da çökünceye dek
tam iki yıl boyunca
sonra
yer açmak için ona da
çıkarıp kağıdı şişeden
yapıştırdım cama
ne zaman denize yağmur yağsa, şimşekler çaksa
iki avuç belirir
kağıdın iki tarafında
birbirini örten
biri kadının
diğeri erkeğin
tek bir yaşam çizgisi
kesişmiş bir filigranda
hiçbir şey
başka
This poem has not been translated into any other language yet.
I would like to translate this poem