İnsan bu, su misali, kıvrım kıvrım akar ya; 
Bir yanda akan benim, öbür yanda Sakarya. 
Su iner yokuşlardan, hep basamak basamak; 
Benimse alın yazım, yokuşlarda susamak.
...
        
            Kafesli evlerde ağlar çocuklar, 
Odalarda akşam olurken henüz.
...
        
            Ruhumu eritip de kalıpta dondurmuşlar; 
Onu İstanbul diye toprağa kondurmuşlar. 
İçimde tüten bir şey; hava, renk, eda, iklim; 
O benim, zaman, mekan aşıp geçmiş sevgilim.
...
        
            Tohum saç, bitmezse toprak utansın! 
Hedefe varmayan mızrak utansın!
...
        
            Eski hane,eşyası boşaltılmış barhane; 
Şimdi mektep salhane,işyeri kumarhane...
...
        
            Elimde, sükutun nabzını dinle, 
Dinle de gönlümü alıver gitsin! 
Saçlarımdan tutup, kor gözlerinle, 
Yaşlı gözlerime dalıver gitsin!
...
        
            Kırılırda bir gün bütün dişliler 
Döner şanlı şanlı çarkımız bizim 
Gökten bir el yaşlı gözleri siler 
Şenlenir evimiz barkımız bizim
...
        
            Düşünüyorum: O'ndan evvel zaman var mıydı? 
Hakikatler, boşluğa bakan aynalar mıydı?
...
        
            Bir yumak gibi hayat, kör düğümlerle dolu 
Ömür süreli sınav, sonsuz meçhul sorulu 
Avutmak mı kendini, yumakla kedi gibi? 
Uyumak mı, ölmek mi? Yokmu kurtuluş yolu
...
        

 
                    